İlâm bir bütündür. Kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlarda öngörülen tazminat, yargılama giderleri ve vekâlet ücretleri (Yargıtayda HMK m.369’a göre duruşmalı inceleme yapılması hâlinde hükmedilecek murafaa vekâlet ücreti hariç) asıl hükmün eklentisi olduklarından ve kararda yer alan tüm alacak kalemleri karar kesinleştiği tarihte muaccel olacağından, asıl hüküm kesinleşmedikçe icra edilemezler. İlâmda yer alan eklentilerin (fer’ilerin) kesinleşmesi ve icrası, ancak bir bütün olarak kararın kesinleşmiş olmasına bağlıdır. Bu kapsamda, kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlarda (örneğin boşanma kararının eklentisi niteliğinde olan tazminat alacağına işleyecek) faiz de, kararın kesinleşme tarihinden (karardaki kesinleşme şerhinde belirtilen tarihten) itibaren istenebilir. Nihayet, kesinleşmeden icraya konulamayacak karar hakkında alınan tavzih kararı da kesinleşmeden icra edilemez.
Aynı şekilde, HGK’nın 30.05.2001 tarih, 2001/12-423 E., 2001/456 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere; ‘Kira tespit kararları kesinleşmeden infaz olunamaz. Kararın kendisi kesinleşmedikçe takip yapılamayacağı gibi, kararda yazılı yargılama gideri ve vekalet ücreti vb. taleplerin de karar kesinleşmedikçe infazı istenemez.’ Bu itibarla faizin de kararın kesinleşme tarihinden itibaren istenebileceği tabiidir. (İBHGK’nın 24.11.1995 tarih, 1994/2 E. 1995/2 K. sayılı kararı)
T.C. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 24.04.2017 T. 5411/6031 Kararına göre de:
Takip dayanağı ilamda, faizin başlangıcı konusunda bir hüküm bulunmaması halinde, karar tarihinden itibaren faiz istenebilir. Ancak, hükmün infazı için kesinleşmesi gereken hallerde, ilamda yer alan eklentiler de ilamın kesinleştiği tarihte istenebilir hale geleceğinden, faizin, kararın kesinleşme tarihinden itibaren hesaplanması gerekmektedir.